Ruanda Soykırımı ve Hotel Rwanda Filmi



         
          Milyonlarca ölü..
          Yüzbinlerce sakat..
          Milyonlarca göç..

          Ve olmayan iki milletin savaşı,kandırılmış bir milletin savaşı...

       
         Yakın tarihte yaşanmış en büyük insanlık trajedilerinden biri olan Ruanda soykırımını bu yazımızda işleyeceğiz.Ruanda soykırımı modern tarihte en hızlı,en vahşi katliam olarak geçer.100 günde yaklaşık olarak 1 milyondan fazla insanın ölümüne neden olmuştur.

       Yazımda Ruanda'nın konumu,tarihi,soykırımın tarihçesi ve soykırımı ele alacağım.Akabinde beyazperde'deki temsilicisi olan ''Hotel Rwanda '' filmini işleyeceğiz.Yazımı kısa ve öz tuttum.Umarım beğenirsiniz.Hazırsanız tarihin en utanç dolu,en kanlı sayfalarına doğru yol alalım.


             Ruanda

 


      Ruanda,Orta Afrikada büyük göller bölgesinde yer alan bir bölgedir.10 milyona yakın nüfusu vardır.

Küçük bir ülkedir.Dağlık ve yaylalık bir ülkedir.Ülke genelinde platolar çoğunlukta olup,bu bölgeler su yolları ile bölünmüştür.Bölgede su kaynakları bol,yağışında yıl içerisinde fazla olması sebebi ile tarımsal faaliyetler gelişmiştir.Yemyeşil bir ülkedir ama doğal kaynaklar bakımından zengin bir ülke değildir.Ve bu özelliğinden ötürü herhangi bir çıkara hizmet edemediği için dünya ülkeleri tarafından önemsenmemiştir.


    Ruanda'yı dünya gündemine oturtan olay ise 1994 yılında yaşanan soykırım oldu.Soykırıma geçmeden önce çok çok geriye gidelim.1800'lü yıllara.Ve ülkede yaşanan bu vahşetin zemini nasıl hazırlanmış ? Bir ülke nasıl bölünmüş ? bakalım..



      Dünyanın hiçbir bölgesinde Afrika kadar etnik çeşitliliğe rastlanmaz.Nijerya,Tongo,Uganda ve Tanzanya gibi ülkelerde yüzden fazla etnik grup yaşamaktadır.Bu topluluklarda dil,din,ırk farklılıkları görülmektedir.Dolaylı olarak bu etnik farklılıklar bu ülkelerin siyasetinede yansımıştır.İç savaşların ortaya çıkması,ekonomik sorunlar,siyasi gerginlikler,huzursuzluk,istikrar ve ciddi güvenlik sorunlarına ortam hazırlamıştır.

    Afrikanın genel olarak tarihsel dönemlerine baktığımızda 20.Yüzyılda yaşanan iç savaşlar,kıtanın 5 bin yıllık tarihinin hiçbir döneminde yaşanmamıştır.Burada ki en önemli nokta ise şudur aslında;bu savaşların iç mimarları Afrika topluluklarından ziyade sömürge devletleri ve sömürge döneminde uyguladığı politikalar.



      Ruanda Belçika ve Alman sömürgeciler gelmeden önce kendi halinde küçük bir Orta Afrika ülkesiydi.Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanan,sosyal örgütlenmesi kuvvetli,kabile siyasetinin hakim olmadığı bir ülkeydi.Ruanda'nın başlıca iki büyük etnik grubu vardı.Hutu ve Tutsi toplulukları.Hutu topluluğu tarım ile uğraşır,Tutsiler ise hayvancılık ve ticaret ile uğraşırdı.Hutu'lar daha geleneksel bir yaşam biçimi benimsemiş,krallıktan uzak durmuştur.Tutsiler ise nüfus olarak az olmalarına rağmen yönetim ve ekonomide daha etkin olmuşlardır.

     1890 yılında Brüksel Konferansında egemen devletlerce Uganda,Almanyanın idaresine verildi.Bölgede hiç Alman olmamasına rağmen.Doğal kaynaklar olarak birçok devlet varken kendisine tabiri caizse fakir bir ülke verilen Almanya 1907'ye kadar bölgeye hiçbir idareci yollamadı.Ruanda'nın toplumsal ve kültürel yapısından ziyade ekonomik kazanımları ile ilgilendi.



      1.Dünya savaşının ardından Ruanda yönetimi Belçikaya verildi.Bu durum aslında bir dönüm noktası oldu.Soykırımın ana nedeni oldu.Nasıl mı ?

     Belçikalılar Almanların aksine yönetim ile çok ilgilendi.Ekonomik yönü ile birlikte,toplumsal ve kültürel yapı ile çok ilgilendi.Avrupa kültürünü aktarabilecek bir bölge olarak düşündüler ve Tutsi ve Hutu'ları birbirinden ayırmaya başladılar.O zamanlar Tutsi ve Hutu'lar arasında birbirinden çok farklı görünmüyorlardı.Yüzyıllardır kardeşçe yaşayan Hutu ve Tutsi halklarını birbirini satırla kesmeye itecek kadar düşman eden ise Batı'nın sömürge politikası oldu diyebiliriz.


   Belçika Tutsiler arasında hristiyanlığı yayarak Belçikalıları temsil edecek bir elit sınıf oluşturmak istediler.Tutsi ve Hutu topluluklarını farklı bir etnik grup olarak değerlendirerek,Hutu ve Tutsi'ler arasında geçişi engellediler.




      Farklı kimlik kartları verdiler,evlilik yapmalarına,farklı çevrelerde oturmalarına,aynı okullara gitmelerine izin vermediler.Belçikalılar,Tutsilere efendi olmalarını,Hutu topluluğuna isyanı empoze ettiler.İşe alımlar,hastane kabullerine kadar ırksal farklılıklar oldu.Bu dönemde Tutsi'ler Hutulara göre daha iyi yaşamları oldu.Üniversiteler,eğitim ve sosyal haklar tamamen Hutulara kapanmıştır.Ve böyle bir ortamı Batılı devletler,başrollerinde ise Belçika ve Fransa vardı.

   Böyle bir ortamda illaki savaş kaçınılmazdı.Ve ne yazık ki ilk kıvılcım 1959 yılında alevlendi.Belçikanın tayit ettiği Tutsi kralı,Hutular üzerinde siyasi ve sosyal olarak son derece katı kurallar uyguladı.Şiddet,baskı ve ırkçılık ön plandaydı.Hutular'da tutsi azınlık yönetimine karşı şiddet uygulamaya başladı.Ruanda'nın batısında Tutsilere karşı katliam başlattılar.Hutular 1962 yılında  Tutsi yönetimine son vererek bağımsızlığını kazandılar.Hutular sevinçliydi,bağımsızlıklarını Tutsi'lere karşı verdiklerini düşünüyorlardı fakat yanıldıkları birşey vardı.Yönetim hala Belçikanındı.


   1994'e kadar aradaki 30 sene içinde komşu ülkelere sürgün,iç savaş ve ufak çaplı katliamlar olmuştur.1980'e kadar komşu ülkelerde Tutsi nüfusu 500 bine kadar ulaşmıştı.Çünkü 1960 ve 1980 yıllarında Tutsi'ler katiamlardan kaçarak komşu ülkelere gittiler.Burada yönetim olarak organize olmaya başladılar.Ülkelerine dönüp birşeyleri çözmek istediler fakat sonuca ulaşamadılar.


   Özet ile;1890 yılından 1960 yılına kadar Batılı ülkelerin iğrenç ve mide bulandırıcı politikası 1960 yılında kendileri için meyve verdi.1960-1994 yılları arasında ülke içinde katliamlar,ekonomik sıkıntılar,bölünmeler,göçler başladı.Ve ne yazık ki 1994 yılının 6 Nisanın'da dünya tarihinin en kötü dönemi başladı.




          6 Nisan 1994 yılında tarihin gördüğü en katlı katliam radyoda yapılan anons ile başladı.Nisan ayından Temmuza kadar süren katliamda 800.000'den fazla Tutsi ve ılımlı Hutu öldürülmüştür.Katliamı raunda ordusu ve İnterehwme adı verilen Tutsilere karşı kurulmuş milis kuvvetler gerçekleştirmiştir.

        Birleşmiş Milletler Barış Gücü ülkeyi terk ederek katliamın önlenmesine karşı hiçbir çaba içine girmemişlerdir.Çin ve Fransadan satırlar sipariş edilmiştir.Kiliseler,hastaneler ve okullarda bu trajediye ortak edilerek katliam 20.Yüzyılın kara lekesi olarak kalmıştır.Ceset saklanacak yer kalmamıştır her taraf ceset ile dolmuştur.Cesetlere saldıran köpeklere sinirlenen Hutular köpeklere karşıda katliam başlamıştır.



        2 milyon Hutu ise Tutsilerin ve Ryb askerlerin öç almasından korktuğu için ülkeyi terk etmişler komşu ülkelere mülteci olarak gitmişlerdir.Katliamın detaylarına girmek istemiyorum.Çünkü hüzünlü ve bir o kadarda dehşet vericidir.Filmimize geçmeden önce son olarak nedenleri ve sorumlularına bakalım.



    Nedenleri;kesinlikle Tutsi ve Hutular arasında herhangi bir ırksal veya ideolojik bir sorun olduğunu düşünmüyorum.Çünkü yüzyıllardır aralarında hiçbir sorun olmayan iki ayrı toplumun birbirine girmesinin nedeni apaçık ortada.Sömürgeci devletlerin politikası.Birleşmiş Milletler,Batılı Devletler bu katliamın en büyük sorumlularıdır.Sorumsuz davranan BM Güvenlik Konseyi.Özellikle Belçika,Fransız hükümeti ve dönemin Fransız Cumhurbaşkanı.

   Son olarak;Birleşmiş Milletlerin bir değerler hiyerarşisi vardır.Bir piramit olarak düşünürsek;piramitin tepesinde Batılı Devletler,bir alt sırada Doğu Avrupa,onun altında Orta Doğu,onunda altında Asya ülkeleri vardır.Ve en alt tabanında ne yazık ki fakir Afrikalı ülkeler vardır.BM her zaman bu piramite göre haraket eder.Maalesef olan hep alt tabakalara olur.

  Uzun bir mesele olduğunu sizde iyi bildiğiniz için yazıyı kısa tutmaya çalıştım.Siyasi olaylarını ve katliamın içeriğini hemen geçtim.Şimdi filmimize geçelim.




          Vizyon Tarihi ; 23 Eylül 2005
          Yapım; 2004/ABD,İngiltere,İtalya,Güney Afrika
          Tür : Dram,Biyografi,Tarih
          Süre : 121 Dakika

          Bütçe : 17.5 Milyon Dolar
          Hasılat : 34 Milyon Dolar

          Müzik ; Andrea Guerra,Rupert Gregson-Williams
          Senaryo : Terry George,Keir Pearson
          Yönetmen : Terry George
          Oyuncular : Don Cheadle,Jean Reno,Nick Nolte,Joaqin Phoenix,Sophie Okenedo





         Film söylenmesi gereken herşeyi söylemiştir.İzlenmeye değer,çok güzel bir film olmuş.Oyunculuklar,çekimler ve kurgusu gayet güzel.Film boyunca Don Cheadle filmin merkezinde.Ve filmde onun eşi rolünde Sophie Okenedo var.Gerçekten çok güzel iş çıkarmışlar.Çaresizlik,iç savaşdaki o psikolojiyi çok ama çok iyi yansıtmışlar.

      Nick Nolte ikinci aktif adam.Komutan rolünde.Ondan sonra River Phoenix gelmekte.Jean Reno sadece 5 dakika görünüyor.

  Sırf çıkar için birbirine düşürülmüş iki milletin dramını net bir şekilde göreceksiniz.Film 2 saat.Aksiyon filmin içinde pek yer etmemiştir.Örnek verirsek bir Kanlı Elmas gibi değildir.Biyografi,yaşanmış olaylar etrafında dönen bir filmdir.Ortada büyük bir soykırımın olduğu ortada.Büyük bir cesaretlikle bunu beyazperdeye yansıtan yönetmen ayrı bir övgüyü hak ettiğini söylemeliyim.



       İç savaşın gerçekçiliğini çok güzel anlatıyor.Film boyunca kanlı sahneler yoktur.Katliamın bu yönü işlenmemiştir.Belkide filme daha farklı bir hava kattı.Tamamen bir tarihsel hava katmıştır.Film boyunca birçok kırılma noktası var.İzleyince çok iyi anlayacaksınız.Batı ülkesinin bir çıkarı olmadığında nasıl sessiz kaldığını filmde de göreceksiniz.Bir otelde,bir savaş içindeki kahramanlık öyküsü karşınızda olacak.

     Özetle;filmimiz katliamın birçok yönünü ortaya çıkarmışdır.Fakat saklanan,politik yönleri açığa çıkarmamıştır.Katliamın kanlı,şiddetli tarafını pek yansıtmamıştır.Dram yönüne daha fazla ağırlık vermiştir.Oyunculuk olarak Hollywood yıldızlarından ayrı oranın yerli oyuncularıda çok güzel iş çıkartmış.Filmde kaos ortamı,çaresizlik ve iç savaş güzel aktarılmış.Abartılı sahneler,izleyicinin midesini bulandıracak soykırım sahneleri yoktur.Biraz tarihsel biraz dram karışımı.Süresi ideal.Tamamen odaklanırsanız,sıkılmayacağınızı umuyorum.


     
   Beyaz adam işini çok iyi yaptı.Kardeşleri kardeşlere kırdırmayı iyi bildi ....

     




       İYİ SEYİRLER....






Ruanda Soykırımı ve Hotel Rwanda Filmi Ruanda Soykırımı ve Hotel Rwanda Filmi Reviewed by asa on 10:57 Rating: 5

2 yorum:

  1. Hi,

    I am contacting you because I wish to use one of the photos located on your website for a poster for an exhibition about Rwanda. I am a member of an organization ACN Poland. I need that photo of the boy with graveyard in the background.

    Looking forward to hear from you
    Marek Wojdylo

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hi, sorry for late answer. If you still need it of course you can take it as you wish. And we would be very happy if you contact us from below address.
      onatylmaz@gmail.com

      Sil

Blogger tarafından desteklenmektedir.