1 Numaralı Halk Düşmanı Jacques Mesrine ve Biyografi Filmleri

Jacques Mesrine

Bugün şu ana kadar yaşamış en azılı suçluyu ve en efsane gangsteri anlatıyoruz.

Jacques René Mesrine 28 Aralık 1936'da Paris yakınlarında bir kasaba olan Clichy-la-Garenne'de doğdu. Henüz çocukken köyünün Nazi askerleri tarafından talan edilmesine şahit oldu. Ailesi onun dinine bağlı bir çocuk olmasını istiyordu ve bu nedenle Mesrine,Collége de Juilly adında bir Katolik okuluna gönderildi. Ancak Mesrine'in okul hayatı uzun sürmedi. Müdüre saldırmaktan okuldan atıldı. 

Mesrine'in okul hayatı 19 yaşına kadar çalkantılı bir şekilde devam etti.19 yaşına geldiğinde ise doğduğu köyde Lydia de Souza ile evlendi.Ancak çift,bir yıl sonra boşandı.

Bundan sonraki yıllar ise Mesrine için askerlik demekti.Fransız Ordusu'na katıldı ve Cezayir Savaşı'ndaki özel bir komando birliği için gönüllü oldu.Mesrine'in bu özel birlikteki görevi mahkumları öldürmekti.Askeri disiplinden fazla hoşlanmasa da azılı suçlu, şiddetten ve yaptıklarından oldukça memnundu ve hatta bundan zevk bile alıyordu.Annesine göre Mesrine'in böylesine şiddete eğilimli bir suçlu olmasının nedeni Cezayir Savaşı'nda yaşadıklarıydı.

1961 yılında Mesrine, 2. evliliğini Maria De La Soledad ile gerçekleştirdi. 1965 yılında boşanana kadar çiftin 3 çocuğu oldu.

1962 yılında Mesrine henüz ilk çocuğunu kucağına almışken hırsızlıktan 18 ay hapse mahkum edildi. Hiç kaçmadığı ve kaçma girişiminin bulunmadığı 18 aydan sonra, hapisten çıkan Mesrine bir mimarlık bürosunda iş buldu. Her ne kadar az maaşla çalışsa da ekonomik kriz Mesrine'in de işsiz kalmasına neden olmuştur.

Ve bu olayın üzerine şu sözleri söylemiştir:

'Ben elimden geleni yaptım ama sistem beni gangster olmaya zorladı.'

1965 Aralık'ında Jacques Mesrine Palma de Mallorca (İspanya) askeri valisinin evinde yakalanmış ve 6 ay hapse mahkum edilmiştir.

1966 yılı ise Mesrine efsanesinin yazılmaya başlanacağı tarihtir.Bundan sonra aralıksız olarak suç işlemeye başlar. İlgi alanı hırsızlıktır,özellikle de banka soygunculuğu. Fransa bankalarına sayısız soygun gerçekleştirerek Fransa hükümetine başkaldırır. Bu başkaldırısının nedeninin ise hapishanelerde mahkumlara uygulanan psikolojik baskı (F tipi hücre sistemi, ziyaretlerde bant kaydı, diğer mahkumlarla iletişimin kesilmesi) olduğunu söyler.

1966 yılıyla başlayan süreçte Mesrine birçok soyguna imza atar. Kanarya Adaları'nda bir restaurant açıp dikiş tutturamadıktan sonra Cenevre'de bir mücevher dükkanını soyar. Ertesi yıl Paris'te bir moda evine soygun düzenler. Bundan sonraki yıllarda Mesrine, Jeanne Schneider isimli bir kadınla işbirliği yapar ve çocuk kaçırmaya başlar. İkili 26 Haziran 1969'da saklanmak için Amerika'ya uçar ancak 16 Temmuz'da yakalanırlar.

Jacques Mesrine ve Jeanne Schneider

Mesrine çocuk kaçırma suçundan 10 yıl hapse mahkum edilse de birkaç hafta içinde hapisten kaçar. Bu kaçıştan sonra yeniden Schneider ile ortak olur ve bu defa cinayet suçundan hüküm giyer. Mahkum edildiği Saint-Vincent de Paul hapishanesinden de kaçan Mesrine cinayetten aranan Mercier isminde bir suçluyla ortak olur ve Montreal'de banka soymaya başlar. Hatta ikili bazen 1 günde 2 banka soymaktadır.İşler artık çığrından çıkma noktasına gelmiştir ki ikili maksimum güvenlikli Saint-Vincent de Paul hapishanesine geri gönderilir.

Zehir gibi bir zekaya sahip kahramanımız bu maksimum güvenlikli hapishaneden bir kez daha kaçmayı başarır.Takip eden yıllarda Mesrine-Mercier ikilisi sayısız banka soygununa daha imza atar. Hatta bu yıllarda Mesrine Venezuela'ya gitmiş,orada bile faaliyet göstermeyi başarmıştır.

1972'nin sonlarına doğru Mesrine Fransa'ya döner ve banka soygunlarına devam eder. 5 Mart 1973'te bir kahvecide kasiyerle tartışması sırasında,bir polis memurunu ciddi şekilde yaralar ve bu olaydan 3 gün sonra yakalanır, 20 yıl hapse mahkum edilir ki bu onun o ana kadar ki kişisel rekorudur.

Mesrine bu defa kaçılması imkansız olarak gösterilen, yüksek duvarlara, tel örgülere, F tipi hücrelere sahip, maksimum güvenlikli, Çakal Carlos gibi en azılı suçlulara ev sahipliği yapmış La Sante Hapishanesi'ne gönderilir.

Jacques Mesrine,La Sante Hapishanesi'nde.

Bu hapishanede kaldığı süre zarfında "L'Instinct de Mort" adını verdiği,ve daha sonraları hakkında filmler çekilen, kitaplar yazılan ünlü otobiyografisini yazar. Hakkında çekilen filmlere yazımızın ilerleyen kısmında değineceğiz.

Jacques Mesrine ve ortağı François Besse 8 Mayıs 1978'de temin ettiği silah ve çaldığı anahtarlar  kaçılması imkansız La Sante hapishanesinden kaçan ilk mahkumlar olarak tarihe geçerler.

1978 Mayıs'ı ve Ağustos'u arasında geçen 3 aylık sürede Mesrine ve Besse birçok bankaya soygun düzenlemiş ve yüksek meblağlar kaldırmıştır.

Dipnot;Besse daha sonra Mesrine'den ayrılmış ve kendi başına hırsızlık yapmaya devam etmiştir. 1994'te yakalanıp, 2006'da şartlı tahliye ile serbest kalmıştır.

En sonunda, kendisini mahkum eden hakimi kaçırmasıyla Fransa hükümeti tarafından '1 Numaralı Halk Düşmanı' ilan edildi.Ancak Mesrine'i bu da durduramadı.Öldüğü güne kadar soygunlarına ve hükümet karşıtı davranışlarına devam etti.

2 Ekim 1979'da Mesrine sevgilisi Sylvia Jeanjacquot ile evden ayrıldı, arabasına bindi ve yola koyuldu. Kırmızı ışıkta durduğu sırada önündeki kamyonetin kasası açıldı ve Fransız özel timi Jacques Mesrine'i kurşuna dizdi.

Jacques Mesrine vücuduna aldığı 15 kurşun ile hayata veda etti.

Mesrine'in öldürüldüğü yer ve arabası (gerçek fotoğraf).

Fransa'nın görüp görebileceği en azılı gangsterin hayatı işte böyle. Jacques Mesrine sayısız soygun gerçekleştirmiş, kaçılmasız zor hatta imkansız hapishanelere mahkum edilmiş ve hepsinden kaçmıştır.

Çaldığı milyonlarca Frank'ı nereye sakladığını soran hakime "Bankaya,çünkü halen en güvenli yer orası." cevabını vermiştir.

Sürekli kılık değiştirmesiyle tanındığı için lakabı "Binbir Suratlı Adam'dır."

İşte Mesrine'in neden Binbir Suratlı Adam olduğunu gösteren birkaç fotoğrafı.

Bir defasında Fransa Polis Teşkilatı Baş Komiseri Jacques Mesrine'in evini yüzlerce polis ile kuşatır ve teslim olması yönünde çağrı yapar. Mesrine de ancak içeri gelip kendisiyle birer kadeh şampanya içerse teslim olacağını söyler. Başkomiser içeri girer ve Mesrine ile içkisini içip, muhabbet eder ve bunun üzerine de Mesrine söz verdiği gibi sorunsuz bir şekilde teslim olur.

Bu ilginç hayat hikayesinden sonra sırada 2 part halinde çekilmiş 1 Numaralı Halk Düşmanı filmi var

Mesrine üzerine, otobiyografisinden yola çıkılarak 2 film çekildi. 

İki film de aynı yılda,sadece birkaç ay arayla çekildi.Bunun sonucunda filmlerin arasında seyirciler kopma yaşamadı ve hikayeyi birbirine bağlamakta sıkıntı yaşamadı. Filme dair bir diğer artı not da bu yönde.

L'Instinct de Mort/Ölümcül İçgüdü

'Ben silah taşımam.Çünkü taşırsam çıkartırım,çıkartırsam da kullanırım.O yüzden taşımam.'

Efsane gangster Jacques Mesrine'in hayatının anlatıldığı ve 2 bölümden oluşan filmimizin ilk bölümü Mesrine'in askerlikten dönmesi ve yaklaşık olarak Mercier ile tanışmasına kadarki olayları anlatıyor.

Hayatımda izlediğim en keyifli biyografi filmlerinden biri olduğunu söyleyebilirim.Bunun yanı sıra, filmi izleyince göreceksiniz veya filmi izlediyseniz bu yazıyı okuyunca gördünüz ki gerçeklere de oldukça bağlı kalınmış.

Vincent Cassel,Mesrine rolü için doğmuş gibi. Gerek fiziksel olarak benzemesi, gerek sert mizacı, gerekse Binbir Suratlı Adam lakabına yakışırlığı ile bu rolü Vincent Cassel'dan başkası oynayamazdı. Yan rollerde ise rol aldığı kısa sürede iyi iş başarmış ve gerçekten mafya babasına yakışır adam Gerard Depardieu'yu görüyoruz.

Filmle ilgili tek olumsuz ayrıntı da olayları biraz atlayarak vermiş olması. Süre biraz daha uzatılarak olaylar birbirine daha güzel bağlanabilirdi. Yine de bu olumsuzluk filmin genel havasına sirayet etmemiş.

L'ennemi Public No.1/Ölümcül İçgüdü 2

-Mesrine,senin burada ne işin var ?

+Bankalar kapalıydı,ben de babamı bir ziyaret edeyim dedim.

Bu filmimizde ise Mesrine'in Mercier ile birlikte hapishaneden kaçtıktan sonra ölene kadar yaşadıkları anlatılıyor.İlk filme göre daha kısa bir süreci ve daha az olayı anlattığından bu olayları daha detaylı işlediğini söyleyebiliriz.İlk filme göre daha sürükleyici olduğunu da belirtelim.

Mesrine'in bu filmde hakim ve gazetecilerle yaptığı konuşmalar gerçekten etkileyici ve ders niteliğinde. Filmin mizah yönü de aksiyona yaklaşmış durumda.

O yılların kıyafetleri,dükkanları ve özellikle de arabaları çok güzel bir şekilde yansıtılmış. 

Son olarak film hakkında birkaç küçük dipnot;

-Film bildiğiniz gibi Mesrine'in hapishanede yazdığı L'Instinct de Mort adlı otobiyografiden esinlenerek çekildi.Bu olayın en dikkat çekici yanı ise L'Instinct de Mort'un,yapımcı Thomas Langmann'ın okuduğu ilk kitap olması.

Langmann bir söyleşi de bu kitaptan çok etkilendiğini ve hep filme çekmek istediğini belirtiyor.

-Vincent Cassel bu rol için tam 20 kilo almıştır.Filmde yaşadığı değişimi de net bir biçimde göreceksiniz.

2000'lerin başında bir Fransız kanalı sokakta eğitim sistemi hakkında röportaj yapıyor.Mikrofon 7 yaşlarında bir çocuğa çevriliyor 'Hangi okula gidiyorsun ?' sorusu soruluyor.Çocuk hiç beklemeden cevap veriyor:

'Mesrine Okulu.'

İyi Seyirler...